ÇAĞDAŞ EĞİTİM DÜŞÜNSEL ETKİNLİĞE DAYANIR

Edebiyat Öğretmeni

Sayın Mahmedet Şahinler'le Röportaj (1991)

 

Soru: Tekrar dünyaya geldiğinizde aynı mesleği mi seçerdiniz? Veya hangi mesleği seçseydiniz?

Cevap: Milyon kez yeniden dünyaya gelsem, yine de öğretmenliği seçerdim.

Soru: Eski öğrencilerle yenileri karşılaştırdığınızda nasıl farklılıklar ortaya çıkıyor?

Cevap: Yeniler daha az okuyor ve çalışıyor. Dostlukları aynı.

Soru: Bugünün gençliğindeki genel ilgisizliği nasıl yorumluyorsunuz?

Cevap: Dışa fazlaca açılma, derslere olan ilgilerini azaltıyor kanımca. Ama toplumumuzun tüm problemleriyle ge­reğinden fazla ilgililer.

Soru: Deneyimli bir öğretmen olarak, eğitim sistemimizi aksatan noktalar sizce nedir?

Cevap: Aksayan yönleri bence şöyle toplanabilir:

a- Eğitimin ezbere dayanması.

b- Öğrencinin derslerde çekimser davranması. (Belki not korkusundan.)

c- Eğitimin bilgi yığmacası olması.

Soru: Okulumuzdan mezun olanların içinden sanata yönelenlerin çok az oluşunu nasıl yorumluyorsunuz?

Cevap: Eğitim programında sanat dallarına gereken önem verilmemesi ve ekonomik nedenler bence sanata yönel­meme nedenidir.

Soru: Öğrencilerimizin bu kadar çok sayıda yurtdışına gitmesini nasıl yorumluyorsunuz?

Cevap: Özendirme- Dış ülkelerinde okuyanların konuşmaları ve aile baskısından kaçış. Yani bağımsız yaşama isteği.

Soru: Bu sene ayrılacağınızı söylüyorsunuz. Bundan sonra vaktinizi nasıl değerlendirmeyi düşünüyorsunuz?

Cevap: Bilemiyorum. Zaman gösterecek.

Soru: Bunca senelik çalışma hayatınızı noktalamayı düşünüp, geriye baktığınızda, günahlarınızın ve sevaplarını­zın bir bilançosunu yapar mısınız?

Cevap: Çalışma süreci içinde bilmeyerek ters bir davranışım olmuştur belki. Bunca yıl içinde yalnızca iki öğrenciyi disiplin kuruluna verdiğime göre, inşallah sevaplarım (yardım desem daha doğru olur kanımca) ağır basar.

Soru: Sizi bu mesleğe atan nedenler, uygulamada da sizi tatmin etti mi?

Cevap: Liseyi bitirdiğim yıl iki ayrı fakültedeki birer dal yazılıyordu. Fen Fakültesindeki Eczacılık bölümünü ve Edebiyat Fakültesinden de Türkoloji'yi yazdım.

Sınav test yöntemiyleydi. Anadolu'da okuyan bir öğrenci olarak testin bilincinde değildim. Sınavı yarıda bı­rakıp çıktım. Okumayı seviyorum diye Türkoloji'ye devam ettim. Bunca yıldır öğretmen olarak karşınızda­yım böylece. Demek ki sevmişim mesleğimi.

Soru: Şu an uygulanan Lise Edebiyat programı günümüz koşullarına cevap verecek nitelikte mi? Veya yeterince çağdaş mı?

Cevap: 'Hayır' diyebilirim. Çağdaş eğitim düşünsel etkinliğe dayanır. Şimdi uygulanan eğitim öğretmen merkezli­dir. O anlatır, açıklama yapar, öğrenci de ezberler ve not alır.

Öğrenci bilgilerinden analiz, ve sentez yapabilmelidir ki, yaşamında neyi, nerede, ne zaman ve nasıl kulla­nacağına rahatlıkla karar verebilsin. Edebiyattan örnek vermek istiyorum. Bir şiirin, bir öykünün veya bir romanın açıklanabilmesi için, o yapıtın yazıldığı devrin siyasi tarihini ve toplumsal yaşantısını bilmesi ge­reklidir. Öğrencinin aklına bile gelmez, tarihte öğrendiğini, şiir açıklarken kullanacağı. Aynı şey kompozisyon için de gerekli.

Kimya, kimya dersinde, tarih, tarih dersinde kalır. Öğrenci bunları birleştirmez.

Zaten birleştirdiği anda doğruyu kendi bulmuş olacak. Sonuç: Akılcı ve çağdaş eğitim.

Soru: Sizce örnek bir öğrencide olması gerekenler nelerdir?

Cevap: a- İnsancıl olması.

b- Not için çalışmaması.

Soru: Türkiye'de araştırmacı yetişmemesinin nedenleri sizce neler?

Cevap: Bence, küçük yaşlardaki beyin göçü, ekonomik sorunlar, yeter derecede destekleyici kurumların olmaması.

Soru: Öğrencilerin başarısızlık nedenleri sizce neler ve bu konuda velilerin hatası ne kadar?

Cevap: Eğitimimizin, a- Ezberciliğe dayanmasına, b- Bilgi yığmacasına, c- Düşünsel etkinlikten uzak olmasına bağlıyorum.

Soru: Özel okul olayı Türkiye için bir gereklilik mi?

Cevap: Hayır. Eğitimde fırsat eşitliği gereklidir.

Soru: 2000'li yıllara doğru giderken, 2000'li yılların eğitimi nasıl olmalı?

Cevap: Akılcı, çağdaş eğitim.