Kamondo Ailesi

 

Kamondo ailesi, 1492 yılında İspanya'yı terk etmek zorunda kalan pek çok Yahudi aileden biri olarak önce Venedik'e, oradan da İstanbul'a (Ortaköy) yerleşmişti. 1775 yılı kayıtlarında, Avusturya uyruklu Haim Kamondo isimli bir tüccardan bahsedil­mektedir. Oğulları İshak ve Abraham Salomon'un (doğum 1781) birlikte kurduğu "İshak Kamondo ve Şürekası" ünvanlı banka, kısa sürede gelişerek dönemin saygın uluslararası finans kuruluşlarından biri oldu. İshak'ın ölümü üzerine Abraham Salomon işleri tek başına devraldı ve giderek genişletti. Mali danışman olarak Osmanlı sarayıyla kurduğu yakın ilişiklerden dolayı çeşitli imtiyazlar elde etti, hatta Kırım Savaşı (1853-55) sırasında Osmanlı Devleti'ne finansman sağladığı için "iftihar madalyası" aldı.

 

Zaman içinde torunları Abraham Behor ve Nisim büyükbabalarının bankasına katıldılar ve bir süre sonra Abraham Behor bankanın başına geçti. 1863 yılında kurulan Osmanlı Bankasına rakip olarak, Kamondolar diğer bazı Galata bankerleriyle birleşerek "Osmanlı İmparatorluğu Şirket-i Umumiyesi"ni kurdular.

 

Avrupa'daki gelişmeleri yakından izleyen Abraham Salomon de Kamondo, İstanbul'daki Yahudi cemaatinin Osmanlının yönetim dili olan Türkçeyi ve ticaret dili olan Fransızcayı öğrenerek dışa açılabilmesi için, İbranicenin yanısıra, bu dillerin de okutulduğu bir okul açtı. Oysa o güne dek Yahudi okullarında sadece İbranice ve Espanyol dili okutuluyordu. Bu reform girişimi, Yahudi Sefarad cemaatinin tutucu kanadı tarafından büyük tepkiyle karşılandı ve "Franko'lar" olarak anılan bir grubun 1865 yılında Sefarad cemaatinden ayrılmasına ve Pera'da İtalyanların himayesi altına girmesine yol açtı. 1867'de Venedik'in İtalyan Birliği'ne dahil olmasıyla, Kamondolar da Avusturya uyruğundan ayrılarak İtalyan uyruğuna geçti.

 

Bu arada Babıali giderek dış borçlanmaya ağırlık vermeye ve yurtiçindeki finans kurumlarını gözardı etmeye başlamıştı. Bankanın dışa açılması gerektiğini gören Kamondo kardeşler Paris'e yerleşmeye karar verdi, ama bankalarının merkezi gene de Galata'da kaldı. Abraham Salomon Kamondo, Paris'e yerleşmesinden kısa süre sonra 1873 yılında 93 yaşında öldü. Naaşı İstanbul'a getirildi ve saray bandosu eşliğinde görkemli bir törenle Hasköy'deki Yahudi Mezarlığında inşa ettirdiği anıtmezarda toprağa verildi.

19. yüzyılın sonlarına gelindiğinde, Kamondo ailesinin işleri daha da büyümüş, Avrupa içinde ve dışında pek çok şirkete sahip olmuşlardı. Ancak antisemitizm giderek Fransa'da da kendini hissettirmeye başlamıştı. Abraham Salomon'un torununun torunu Nissim Kamondo (1892-1917) ailenin ilk ferdi olarak Fransız uyruğuna geçti, pilot olarak  katıldığı  1. Dünya Savaşında hayatını kaybetti. Nissim'in kızkardeşi Beatrice, kocası ve çocuklarıyla birlikte Nazi kamplarında öldü. Anneleri Irène Cohen ise, kocası Moise Kamondo'dan boşandıktan sonra Katolik oldu ve ancak bu sayede soykırımdan kurtulabildi. Irène, savaş sonrasında Kamondo ailesinin hayatta kalan tek ferdi olarak tüm aile varlığının varisi oldu ve bu köklü aile onunla son buldu.

 

İş hayatındaki başarıları kadar, hayırseverlikleriyle de halkın saygı ve sevgisini kazanan Kamondo ailesi, yaptırdığı sayısız mimari eserlerle İstanbul'da, Osmanlı topraklarında ve Fransa'da kalıcı izler bırakmıştır. Ne var ki, yaptırdıkları sinagog, okul, hastane, banka ve evlerin çoğu bugün eski amaçlarına uygun olarak kullanılmamaktadır ve pek azı, Galata'daki Kamondo Merdivenleri veya Paris'teki sonradan müzeye dönüştürülen eski aile malikanesi "Musée Nissim de Camondo" kadar bakımlı durumdadır. Aynı zamanda dönemin belli başlı sanatseverleri arasında yer alan Kamondoların bağışladığı birbirinden değerli koleksiyonlar, günümüzde Paris'in başlıca müzelerini süslemektedir. Bunlar arasındaki en ünlü tablo ise, Kamondo ailesinin son ferdi olan Irène Cohen d'Anvers'in 1880 yılında Renoir tarafından yapılan portresidir.

 

Waltraud Perfler